Evrensel olma iddiasını taşıyan DSM ve ICD tanı sistemleri, yalnızca Batı kültürüne özgü klinik durumları içerdikleri gerekçesiyle eleştirilmektedirler. Oysa ki farklı toplumlarda görülen psikiyatrik bozuklukların dışavurum biçimleri, kavramsallaştırılma ve çare arama biçimleri büyük oranda bireyin ait olduğu kültür tarafından belirlenmektedir. Kültür, bir toplumun üyeleri arasında paylaşılan ve kuşaktan kuşağa aktarılan bilgi, değer, anlam ve davranışsal normlar bütünü olarak tanımlanmaktadır. Kültürel psikiyatrinin çağdaş anlayışına göre tüm kültürleri birbirine eşit kabul edilir ve her toplumun içinde varolan heterojeniteye vurgu yapılır. Psikiyatrik bozukluklara kültürün içinden bakan çalışmalar yapılır ve bozukluklar kültürün kendi kavramlarıyla açıklanır. Geçmişte ağırlıklı olarak kuramsal ve betimleyici çalışmalar yapan kültürel psikiyatristler son dönemde kültürel etmenlerin klinik pratik üzerine etkilerini değerlendirmeyi amaçlayan işe vuruk (operasyonel) çalışmalar yapmaktadırlar. Bu amaçla oluşturulan “Kültürel Formülasyon Taslağı” DSM-IV’ün Ekler Bölümünde yer almıştır. DSM 5’in Ekler Bölümünde ise kültürel formülasyon yapmayı sağlayan yarı yapılandırılmış bir görüşme olan “Kültürel Formülasyon Görüşmesi” yer almaktadır.