KİLOMETRETAŞI MAKALELER

Ana Sayfa » Kilometretaşı Makaleler » Tolga Binbay » Psikiyatrik Epidemiyolojiyi
 

Psikiyatrik Epidemiyolojiyi

Psikiyatrik epidemiyolojiyi ve epidemiyolojik yöntemleri öğrenmenin en iyi yollarından bir tanesi de kilometre taşı olma özelliği taşıyan araştırmaların makalelerini okumaktır. Bu sayede öncelikle epidemiyolojik bir araştırma neden yapılır, nasıl yapılır ve hangi araçlar kullanılır ilk elden öğrenilebilir. Diğer yandan bazen de aynı araştırma (örn. ulusal depresyon yaygınlığı) belirli aralıklarla tekrarlanır. Bu tekrarlar arasındaki yöntemsel farklılıklar ise yıllar içinde epidemiyolojik yaklaşımlardaki ilerlemeyi görmek açısından zengin bir kaynaktır. ABD’de 1980’lerde yapılan Epidemiological Catchment Area Survey psikiyatri tarihi için de önemli bir kilometre taşıdır. Hemen ardından ise 90’lı yıllarda National Comorbidity Survey gelmektedir. Bu epidemiyolojik araştırmalar kesitsel tarama araştırmalarıdır. Birçok psikiyatrik bozukluğun yaşamboyu ve son bir yıl içindeki yaygınlığı taranmaktadır. İşte Kessler ve arkadaşlarına ait bu iki makale sadece psikiyatrik bozukluklar epidemiyolojisini, yaygınlıkları öğrenmek açısından değil aynı zamanda psikiyatrik taramaların gelişimini izlemek açısından da çok önemlidir.

Lifetime and 12-month prevalence of DSM-III-R psychiatric disorders in the United States: results from the National Comorbidity Survey.
Kessler RC, McGonagle KA, Zhao S, Nelson CB, Hughes M, Eshleman S, Wittchen HU, Kendler KS. Arch Gen Psychiatry. 1994 Jan;51(1):8-19.

http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/?term=Kessler+RC%2C+McGonagle+KA%2C+Zhao+S

Prevalence, Severity, and Comorbidity of 12-Month DSM-IV Disorders in the National Comorbidity Survey Replication.
Kessler RC, Chiu WT, Demler O, Merikangas KR, Walters EE. Arch Gen Psychiatry. 2005 Jun;62(6):617-27.

http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/15939839

Genel toplumda az görülen psikiyatrik bozuklukları taramak ve yaygınlıklarını (prevalans) saptamak kolay değildir. Oldukça geniş bir örneklem grubu (örn. 9000 kişi) gerekir, tarama görüşmesi yetmez mutlaka klinik görüşme yapmak gerekir, görüşmeyi reddedenlerin arasında olguların yer alma olasılı vardır vb. Bu nedenle örneğin psikotik bozukluklar üzerine genel toplum tarama araştırması pek yapılmaz. Yapılan araştırmaların sayısı çok azdır. Veri kalitesi yüksek araştırma sayısı ise daha da azdır. Perälä ve arkadaşlarının 2007 tarihli bu makalesi ise gerçek anlamıyla bir istisna olma özelliği taşımaktadır. Çünkü araştırmacılar Finlandiya nüfusunu temsil eden örneklemlerinin tamamı için (görüşme yapmayı reddedenler, hastanede yatanlar dahil) birçok kaynaktan elde ettikleri verileri bir araya getirmişler ve psikotik bozukluklar için "tam" yaygınlık bildirmişler.

Lifetime prevalence of psychotic and bipolar I disorders in a general population.
Perälä J, Suvisaari J, Saarni SI, Kuoppasalmi K, Isometsä E, Pirkola S, Partonen T, Tuulio-Henriksson A, Hintikka J, Kieseppä T, Härkänen T, Koskinen S, Lönnqvist J. Arch Gen Psychiatry. 2007 Jan;64(1):19-28.

http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/17199051

Psikiyatrik bozukluklar yoksullar, düşük sosyoekonomik grupta yer alanlar arasında daha fazla görülmektedir. Bu durum iki biçimde açıklanmaktadır: Sosyal nedensellik ve sosyal seçilim. Sosyal nedensellik açıklamasına göre yoksulluk ya da düşük sosyoekonomik durum psikiyatrik bozukluğa yolaçmaktadır. Sosyal seçilime göre ise psikiyatrik bozukluğu olanlar daha belirtiler ortaya çıkmadan bile eşikaltı bazı durumlar nedeniyle yoksullaşmakta ya da alt sosyoekonomik gruplara kaymaktadırlar. İşte Dohrenwend ve arkadaşlarının 1992 tarihli makalesi bu paradoksal bulguya geniş bir kayıt sistemi içinde yanıt aramaktadır.

Socioeconomic status and psychiatric disorders: the causation-selection issue
Dohrenwend BP, Levav I, Shrout PE, Schwartz S, Naveh G, Link BG, Skodol AE, Stueve A. Science. 1992 Feb 21; 255 (5047): 946-52.

http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/1546291